42
Senaryo Başlığı: 42
Giriş (Açılış Sahnesi)
Mekan: Konya'nın sabah erken saatlerinde, yoğun sis altında, Meram'daki bir eski bağ evi. Etrafı görünmüyor. Sis o kadar kalın ki, birkaç metre ileri görünüyor.
(Kamera, bağ evinin önünde duran eski bir Renault Toros'a odaklanır. Kapı hafif aralık. İçeriden tek tük tıkırtılar gelir.)
Karakterler:
- Ali "Şişli" Aksu: Cinayet bürosu dedektifi. Konya'nın eski mahallelerinde büyümüş, sokak raconunu iyi bilir, sert ve mert bir adam.
- Melek Karasu: Ali'nin arkadaşı. Konya'nın kurallarına alışmaya çalışan, dışarıdan gelen idealist bir dedektif.
- Rasim Kılınç: Zengin bir iş insanı, Meram'daki bağ evinde ölü bulunuyor.
- Selçuk "Tetikçi" Akar: Konya'nın yer altı lideri. Raconu ve raconsuzluğu ayıran kişiyi.
1. Sahne - Cinayet Mahalli
(Ali ve Melek, bağ evinin girişindedir. Sis, çevrelerini adeta bir duvar gibi çevrelemiş.)
Ali Aksu: (sigarasını yakar, duman sisle oluşuyor)
"Konya'nın sisi ağırdır, Melek. Herkesin sisin olduğu yerde icraat yapar ama burada racon kalır. Kan akarsa, izi kalır."
Melek Karasu: (elinde eldivenler, dikkatli çevreyi inceler)
"Bu kadar sessiz bir yerde bu kadar büyük bir cinayet… Ali, burada herkes birbirini tanıyor. Kim yapmış olabilir ki?
(İkili içeri girer. Ortalık darmadağındır. Masanın üzerinde yarım kalmış bir kahvaltı tabağı ve kırık bir şarap kadehi durur. Rasim Kılınç, kanlar içinde, boynuna yakın bir bıçak darbesiyle yerde yatmaktadır.)
Melek Karasu:
"Boynuna tek darbe. Katil ya çok profesyonel ya da çok kinli. İkisi de aynı şeyi gösteriyor: Bu işi sokaktan biri yaptı."
Ali Aksu: (çevredeki ipuçlarını inceler)
"Selçuk bu. Bu bıçağı bu şehirde satan bir kişi varsa, o da odur. Ama o kadar kolay konuşmaz, Melek. Bu işte başka bir şey var."
2. Sahne - Selçuk'un Mahallesine Gidiş
(Ali ve Melek, Karatay'da Selçuk'un kontrol ettiği mahalleye gider. Sis hala yoğun. İnsanlar, sokak aralarında gölgeler gibi dolaşıyor. Selçuk'un mahallesi, 01'in Adana'sı gibi, kendine has bir yer. Çocuklar bile şüpheli bir sessizlik içindedir.)
Ali Aksu: (arabayla mahalleye girerken)
"Bak Melek, birlikte Karatay. Burda yanlış yapsan Konya seni affedemez. Selçuk'un mahallesi buranın kalbi. Ama kalp atışları bile kara."
Melek Karasu: (çevreye bakar)
"Ali, burada bir şeyler ters. İnsanlar bizi izliyor ama hiçbir şey demiyor. Sanki herkes bu sisi seviyor."
Ali Aksu: (gözlerini kıstı)
"Racon burada ağırdır, Melek. Selçuk bir şey yaptıysa, geliyor konuşmaz. Ama kan kokusuysa, o kokuyu en iyi ben bilirim."
(İkili, Selçuk'un oturduğu kahvehaneye gelir. İçeride birkaç adam arasında çay içiyor. Selçuk, köşede, önünde tavla dizisi halinde oturmaktadır. Adamlarını bir hareketiyle susturur.)
Selçuk Akar: (Ali'yi gülümser, taşlarla oynar)
"Hele bak hele, sisle gelen adam. Hoş geldin Ali Abi. Yoksa Karatay'a sis çökmüş de seni mi savurdu buraya?"
Ali Aksu: (masaya eğilir, bakış Selçuk'un gözlerine diker)
"Bu sis, Karatay'dan çıkmaz Selçuk. Ama çıkmadığı gibi, birini de içinde saklar. Rasim Kılınç'ı sen mi sakladın?"
Selçuk Akar: (gülümser, tavla zarını atar)
"Ali Abi, ben saklamam. Racon böyledir: Kanı döken, hesabı verir. Ama herkes kendi kanından sorumludur. Benim adamlarım raconsuzluk yapmaz."
(Ali sinirle Selçuk'un yakasına yapışır. Kahvedekiler ayrılır, Melek silahını çeker.)
Ali Aksu:
"Bak Selçuk, bu işi uzatma. Ya doğruyu konuşuyorsun ya da bu sisle seni boğarım!"
Selçuk Akar: (sakin bir şekilde)
"Abi, ne yaparsan yap, raconu bozamazsın. Ama sana bir tavsiye: Rasim'in düşmanı çoktu. Sis çözülünce sen de gelecektesin."
3. Sahne - Araştırma Derinleşiyor
(Ali ve Melek, Selçuk'un söylediklerinden sonra başka yollar arar. Ancak onun ipuçları onları daha karanlık bir yere götürebilir. Sis, Konya'nın mahallelerinde bile bir şeyler saklamaktadır.)
Ali Aksu:
"Bu şehirde birisi ya kahraman olur ya da hain. Ama şunu unutma Melek, burada herkes bir gün sırlarını sisin ayrılır."
Melek Karasu:
"Ali, bu sis ne zaman dağılacak? Gerçekleri görmeye ne zaman bakmaz?"
Ali Aksu: (gözlerini kısar)
"Gerçek, racon kesildiği gün çıkar. O gün de çok uzak değil."
(İkili, olayı daha derin bir olayı keşfeder. Rasim'in aslında Selçuk'a ihanet ettiği ve onu yok etmeye çabaladığı ortaya çıkar. Ancak Selçuk cinayeti işlememiştir. Gerçek katil, Rasim'in en başından beri adamdır.)
Son Sahne - Sisin Arkasındaki Gerçek
(Ali ve Melek, katili yakalar. Ancak bu sırada Selçuk, adamlarıyla birlikte gelir ve mahallede kendi raconunu keser.)
Selçuk Akar: (katilin karşısında durarak)
"Rasim'e sırtını geri döndü, bize de geri döndü. Bu şehir sırtını döndürmeyi etkilemez."
Ali Aksu: (araya girer)
"Selçuk, biz bu işi kan yayınlamadan kapanırız. Ama sen bu raconunu sürdürürsen, bir gün senin de kanın bu döküldü."
Selçuk Akar: (Ali'ye dönerek)
"Ali Abi, racon kanla yazar. Ama unutma, sis Konya'dan hiçbir zaman gitmez. Sen de onunla yaşamasını öğren."
(Kamera sisin içinde kalıyor, Konya'nın eski mahalleleri, minareler ve sokak lambaları arasında son sahne bağışı var.)
Tema ve Mesaj:
Konya'nın sisli atmosferinde geçen hikaye, racon, adalet ve ahlak kavramlarını sorgular. Sis, hem gerçeklerin saklandığı hem de insanlarla yüzleşmekten bilinen geçmiş simgeleri.
---
Bölüm:2 Senaryo Başlığı: Baba - Konya'da Mafya Düzeni
Giriş (Açılış Sahnesi)
Mekan: 1980'ler Konya, Eski Sanayi Sitesi'nde bir düğün salonu. Salonda Konya'nın akış ailelerinden biri olan "Yılmaz Ailesi"nin büyümesi vardır. Ancak düğün, sadece bir kutlama değil, aynı zamanda ailelerin güç gösterisidir.
Karakterler:
- Ahmet Yılmaz (Baba): Ailenin lideri, Konya'nın en güçlü ve korkulan mafya babası.
- Mehmet Yılmaz (Ahmet'in oğlu): Ailenin varisi, ancak babası giderken gitmek istemeyen bir idealist.
- Zehra Yılmaz (Ahmet'in kızı): Ailenin akılla oluşturduğu, zekasıyla parçalarını yönetiyor.
- Arif Hoca (Ahmet'in sağ kolu): Baba'nın güvenilirdir, aynı zamanda eski bir medrese hocasıdır.
- Cemal Özkan (Rakip mafya lideri): Konya'daki diğer büyük mafya ailesi başı.
1. Sahne - Düğün Gecesi
(Salonda davul zurna çalıyor. Geleneksel olarak Konya'da yapılıyor, Ahmet Yılmaz köşede, yuvarlak gösterilerle çalıyor. İnsanlar teker teker gelip kendi eliyle öpüyor.)
Ahmet Yılmaz:
"Bu düğün sadece bizim mutluluğumuz değil, Konya'da kim patron, onu da herkes anlasın. Mehmet, gel buraya!"
(Mehmet, babasına yaklaşır. Yüzü asık.)
Ahmet Yılmaz:
"Bu aile senin omuzlarında yükselecek. Ama önce, babanın özelliklerini dinleyeceksin. Unutma, burada kimseye boyun eğmeyiz!"
Mehmet Yılmaz:
"Baba, ben sizin gibi olmak istemiyorum. Kan dökmek, tehditler... Başka bir yol olmalı."
(Ahmet, Mehmet'in omzuna sertçe vurur.)
Ahmet Yılmaz:
"Bu dünya bizim kanımızla kuruldu. Eğer sırtını dönersen, seni de bu dünya yer!"
(Bu sırada düğünün ortasında Cemal Özkan'ın adamlarından biri gelir. Elinde bir hediye kutusu.)
Cemal'in Adamı:
"Bu hediye Cemal Bey'den. Düğün hatıraları… Ama bir mesaj da var: Konya'da artık her şeyi siz düzenleyeceksiniz."
(Kutunun içinden kanlı bir güvercin çıkar. Ahmet'in yüzü asılır, salonda bir sessizlik olur.)
2. Sahne - Gece Toplantısı
(Düğün sona erer. Ahmet Yılmaz, Arif Hoca ve birkaç adamla birlikte bodrumdaki gizli bir buluşmalar gerçekleşir.)
Arif Hoca:
"Bu Cemal Özkan haddini aştı, Baba. Bir şey yapmazsak, Konya'daki itibarımız zarar görür."
Ahmet Yılmaz:
"Sabır, Hoca. Bu işte acele eden izin vermiyor. Ama o güvercin... Cemal bize savaş açtı demek. Mehmet bu işi devralacak."
Mehmet Yılmaz: (itiraz ederek)
"Hayır baba! Ben sizin düşmanlarınızı temizlemek için burada değilim."
Ahmet Yılmaz:
"Sen istemesen de bu aileye ait olduğunu anlayacaksın, oğlum. Eğer Cemal'i durdurmazsa, ailemiz yok olur."
3. Sahne - İlk Kan
(Mehmet, istemese de babasının emriyle Cemal'in bir deposuna gider. Orada Zehra ve birkaç koruma vardır.)
Zehra Yılmaz:
"Abi, bu işi yapmak zorundasın. Eğer bu aileyi saklarsan, elini kana bulayacaksın."
Mehmet Yılmaz:
"Ya insanlık ne olacak, Zehra? Babam gibi olmayacağım."
Zehra Yılmaz:
"Sen kalmak ama bu dünyada insanlık zaaf demektir."
(Mehmet bir karar verir ve Cemal'in adamlarına saldırır. İlk kez birini öldürür. Yüzünde karmaşık bir ifade vardır. Zehra ona bakar.)
4. Sahne - Baba'nın Ölümü
(Cemal Özkan, Ahmet Yılmaz'a suikast düzenler. Ahmet, saldırıda ağır yaralanır ve Mehmet ile oğlu bir konuşma yapar.)
Ahmet Yılmaz: (nefes alarak)
"Mehmet, bu aileyi korumak artık senin görevin. Ama bir nasihat: Bu dünyada düşmanlarını affetme. Yoksa seni bitirirler."
(Ahmet ölür. Mehmet toprağını tutamaz. Ancak kardeşinin intikamını almak için yemin eder.)
5. Sahne - Büyük Hesaplaşma
(Mehmet, Cemal Özkan'ı alt etmek için zekice bir plan kurar. Şehirdeki diğer küçük mafya gruplarıyla anlaşma yapar. Sonunda Cemal'i bir arka sokakta köşeye sıkıştırır.)
Cemal Özkan:
"Baban gibi olma, Mehmet. Sana bir fırsat sunuyor. Barışalım."
Mehmet Yılmaz:
"Ben babam gibi değilim. Ama onun intikamını alacak kadar da ondan öğrendim."
(Mehmet, Cemal'i öldürür ve Konya'nın yeni mafya babası olur. Ancak bu zafer, onun içindeki idealizmi tamamen yok eder.)
Son Sahne - Baba'nın Mirası
(Mehmet Yılmaz, kardeşlerinin eski ofisinde otururken Zehra içeri girer.)
Zehra Yılmaz:
"Artık Konya'da herkes senden korkuyor, abi. Ama bunun bedelini ödeyeceğiz."
Mehmet Yılmaz:
"Ben sadece ailemi korudum. Ama ne temizlendi? Zehra, bu düzenin içinde kaybolduk."
(Mehmet, camdan dışarı bakar. Konya'nın minareleri ve eski sokakları görünür. Film, onun zamanındaki yüzüyle son bulur.)