41.21
  
48.74
  
0.00
  
98.14

Dervişin Kehaneti

SENARYO

Başlık: Dervişin Kehaneti
Yazan: [ABDURRAHMAN TÜRKOĞLU]


1. GİRİŞ: Dervişin Kehaneti

Mekan: Konya, Selçuklu medresesi.
Zaman: Gün batımı, 12. yüzyıl.

AÇILIŞ SAHNESİ
Kamera, Selçuklu mimarisinin ihtişamlı detaylarını göstererek başlar: süslemeli medrese kapıları, taş işçilikleri, avluda oturan talebeler. Bir grup genç, medrese bahçesinde bir dervişin etrafında toplanmıştır. Derviş (Abdurrahman), kalın bir bastona dayanarak kehanetlerini anlatmaktadır.

Derviş: (sert ama içli bir ses tonuyla)
"Zaman gelecek, insanlar ağaçlara bakacak ama köklerini unutacak. Taştan evler inşa edecek ama içine huzuru koymayı bilmeyecek!"

Genç Talebe (Hümeyra):
"Efendi, bu dedikleriniz neye işaret? Nasıl bir zamandan bahsediyorsunuz?"

Derviş:
"Bir zamandan... İnsanların kendini tanımayı unuttuğu, ama her şeyi bildiğini sandığı bir zamandan!"

Kamera, dervişin gözlerinde derin bir hüzün yakalar. Hümeyra, düşündürücü bir ifadeyle dervişin yüzüne bakar.


2. GELİŞME: Saraydaki Çelişkiler

Mekan: Selçuklu sarayı, vezirlerin toplantı salonu (Divan).
Zaman: Sabah saatleri.

Kamera, sarayın zengin süslemeleri arasında vezirlerin oturduğu bir masaya odaklanır. Sultan, alimlerden çözüm önerileri istemektedir. Ancak tartışmalar sırasında vezirlerden biri (Mehmet Bey), kendi menfaatlerini savunmaya başlar.

Sultan:
"Ülkenin her köşesinden şikayetler yükseliyor. Halk açlıktan kırılıyor. Ne yapmalıyız?"

Mehmet Bey:
"Efendimiz, önce devletin gücünü göstermek için saraylarımızı genişletelim. İhtişamınız, halkı ayakta tutar!"

Alim (Hakkı Efendi):
"İhtişam, aç karın doyurmaz. Önce adalet ve merhamet gerek."

Tartışmalar devam ederken Hümeyra, sarayda bulunan babasının yanında bu sahneye tanık olur. Babasının (bir alim veya devlet adamı) gözlerinden düş kırıklığını okur.


3. HÜMEYRA’NIN ARAYIŞI

Mekan: Konya sokakları, ardından bir kervansaray.
Zaman: Akşamüstü.

Hümeyra, dervişin sözlerinden ve saraydaki çelişkilerden etkilenerek yola çıkar. Kervansarayda hile yapan bir tüccara denk gelir ve onunla bir tartışmaya girer.

Hümeyra:
"Vicdanını satmışsın, dostum. Hileyle kazandığın bu paralar seni kurtarır mı?"

Tüccar:
"Vicdan karın doyurmaz, hanım kızım!"

Hümeyra, sessizce yola devam eder. Yol boyunca, ahlaki çöküşe dair birçok örnekle karşılaşır. Ancak yolda karşılaştığı yaşlı bir kadın ona umut dolu bir hikaye anlatır ve doğru yolu bulması için cesaret verir.


4. DÖNÜM NOKTASI: RÜYA SAHNESİ

Mekan: Hümeyra’nın rüyası.
Zaman: Gece.

Hümeyra, bir rüya görür. Rüyasında, insanların zincirlerle ekranlara bağlandığı, birbirinden kopuk bir toplumu izler. Bir derviş figürü belirir ve ona bir anahtar uzatır.

Derviş:
"Bu anahtarı alırsan zincirlerini kırabilirsin. Ama unutma, özgürlük sorumluluk ister."

Hümeyra, anahtarı alıp almama konusunda tereddüt eder.


5. FİNAL: GELECEĞE UMUT

Mekan: Konya’nın büyük meydanı.
Zaman: Gün doğumu.

Hümeyra, halkı meydanda toplar ve bir konuşma yapar. Onları adaleti ve ahlakı hatırlamaya davet eder. Ancak halkın bir kısmı onu dinlerken, bir kısmı aldırış etmez.

Hümeyra:
"Eğer biz kendi vicdanımızı uyandırmazsak, kimse bizim için bunu yapmaz. Geçmişte köklerimiz ne kadar sağlamdı, hatırlayın. O köklere dönmezsek, hepimiz savrulacağız."

Son sahnede, Hümeyra’nın yanında bir çocuk belirir. Hümeyra, onun elinden tutar ve ufka doğru yürür. Kamera, Selçuklu mimarisinin detaylarını ve Konya’nın ihtişamını bir kez daha gösterir.

EKRAN KARARIR.

SON.

-+-

1. GİRİŞ: Mahkeme-i Adalet

Mekan: Selçuklu Adalet Sarayı’nın büyük salonu.
Zaman: Sabah saatleri.

Kamera, büyük bir taş binanın ihtişamlı kapılarından içeri girer. Sarayın içinde, bir mahkeme sahnesi kuruludur. Sultan’ın adaletine güvenen halk, davalarını dinlemesi için toplanmıştır. Olayın merkezinde, genç bir köylü (Hüseyin) ve zengin bir tüccar (Harun Bey) vardır.

Hakim (Kadı):
"Genç adam, ne diyorsun? Bu tüccarın seni haksız yere borçlandırdığını iddia ediyorsun. Elinde bir kanıt var mı?"

Hüseyin:
"Adalet sadece güçlünün değil, mazlumun da hakkı olmalı. Benim sözüm, yeminim kanıttır!"

Tüccar gülerek karşılık verir.

Harun Bey:
"Yeminle hak mı aranır, Kadı Efendi? Gençler hayallerle yaşar; ama hayat serttir."

Bu sahne, halk arasında adaletin sorgulandığı ve güç dengelerinin çatıştığı bir ortamı yansıtır.


2. GELİŞME: Adaletin Testi

Mekan: Kadı’nın özel odası.
Zaman: Gece.

Kadı, davayı çözüme kavuşturmak için bir plan yapar. İki tarafı da gizlice takip etmesi için Sultan’ın sadık ajanı (Melikşah) görevlendirilir. Bu süreçte, tüccarın gerçekte yaptığı karanlık işler ve köylünün masumiyeti ortaya çıkar. Ancak Melikşah bir ikilemle karşılaşır: Eğer tüccarı suçlarsa, kendi ailesinin ticaretle geçimini sağlayan ağabeyi de zarar görecektir.


3. DÖNÜM NOKTASI: Kadı’nın Sınavı

Mekan: Selçuklu mahkemesi.
Zaman: Ertesi sabah.

Melikşah, tüccarın suçlarını rapor etmek için mahkemeye gelir. Ancak Kadı, delilleri yeterli bulmaz ve karar veremez. Mahkemede konuşma sırasında Hümeyra (Selçuklu sarayında eğitim almış bir bilgin kadın) ortaya çıkar ve adaletle ilgili bir hikaye anlatır:

Hümeyra:
"Bir zamanlar, bir kuş sürüsü gökyüzünde özgürce uçardı. Ama içlerinden biri haksız yere tuzağa düştü. Eğer diğer kuşlar sessiz kalırsa, sıranın onlara geleceğini bilirlerdi."

Bu hikaye, halkın vicdanını uyandırır ve mahkemenin atmosferini değiştirir.


4. SON DÜĞÜM: Adaletin Terazisi

Mekan: Mahkeme salonu.
Zaman: Öğle.

Sultan, adalet terazisini kendi elleriyle kurar. Her iki tarafın da argümanlarını dinler ve Hümeyra’nın yardımıyla halkı davaya tanıklık etmeye çağırır. Halkın verdiği bilgiler ve Melikşah’ın raporuyla tüccarın suçları ortaya çıkar.

Sultan:
"Adalet, sadece saraylarda değil, gönüllerde kurulursa işler. Bu mahkeme halkın mahkemesidir."

Hüseyin’in borcu silinir ve tüccar adalet önünde cezalandırılır. Ancak Melikşah, kendi ailesinin zarar göreceğini bile bile doğruyu seçmiş olmanın yükünü taşır. Sultan, ona “fedakarlık” ödülü verir ve şöyle der:

Sultan:
"Fedakarlık, adaletin mihenk taşıdır. Senin gibi insanlar oldukça, bu devlet ayakta kalır."


5. FİNAL: Halkın Umudu

Mekan: Konya’nın çarşı meydanı.
Zaman: Gün batımı.

Hüseyin, ailesiyle birlikte çarşı meydanında yeniden işine döner. Melikşah, Hümeyra ile birlikte adaleti halka anlatan bir derviş topluluğuna katılır. Kamera, Selçuklu mimarisinin ihtişamını ve halkın huzur içinde çalıştığı görüntülerle kapanır.

EKRAN KARARIR.

SON.

 

Bu yazıya tepkini ver!

Benzer Bloglar