ERCAN HARMACI İLE BİR DELİNİN SINAV GÜNLÜĞÜ RÖPARTAJI
ERCAN HARMACI İLE BİR DELİNİN SINAV GÜNLÜĞÜ RÖPARTAJI
Abdurrahman: Bize kendinizden Söz Eder misiniz?
Ercan Hoca: Ercan Harmancı Konya’da Öğretmenim, sıra dışı öğrencilikten sonra sıra dışı bir öğretmenlikle devam ediyorum. Öğrenciler için ne söylenir bunun için bir çalışma düşündüm buda masanın üzerindeki bir delinin sınav günlüğü amaç öğrencileri cennete daha çok yaklaştırabilmek.
Abdurrahman: Kendinizi yazar olarak tanımlıyor musunuz?
Ercan Hoca: Eğer kalemle bir kâğıdın üzerine harfler dizmekse tabi ki o noktada yazarız ama topluma yön vermek, toplumu etkilemek noktasında herhalde o noktada olgunlaşmadığımızı düşünüyorum.
Abdurrahman: Kendinize ben ne zaman yazı yazabilirim dediniz?
Ercan Hoca: Yazma noktasından önce ilkokul 4 te başlayan bi okuma süreci ve hala devam eden bi okuma süreci yazma birazda tesadüfen aklımıza geldi mesela yaklaşık 2010 yılına kadar her hangi bir yazma eylemine girişmemiştim sürekli okuyordum çevremden de yazmam noktasında telkinler vardı ama düşünmemiştim daha sonra sınıftan aldığım notları biriktirerek bir yazma eylemine giriştik yazma süreci dediğim gibi dergilerle başlayan yâda istekli bir yazma sürecinden ziyade Allah nasibi böyle oldu rabbim bizi buraya getirdi.
Abdurrahman: Kitaplarınızı ne kadar sürede yazıyorsunuz? Romanınız ne kadar Sürede ortaya çıkıyor?
Ercan Hoca: Kitap yazmak oturup 25 günde kitap yazılabilir. 1 tane özne bulursunuz arkasına bir yüklem eklersiniz ve bu şekilde devam ederek 200 sayfayı ya da 300 sayfayı doldurabilirsiniz. ama yazdıklarınızın bir vebal olduğuna inanıyorsanız,yazdıklarınızdan sorguya çekileceğine inanıyorsanız o zaman durup düşünmek gerekiyor, beklemek gerekiyor cümlelerin yada kelimelerin olgunlaşmasını beklemek gerekiyor o nedenle yazma noktasında düşünürken zor, yazmak zor, yazmak zor..
Abdurrahman: Yazmaya nasıl başlarsınız?
Ercan Hoca: Yazma Noktasında belirgin bir yöntem yok rasgele olarak yani gözlemlerimizi not ederek bazen bu zihnimize not alarak ya da kâğıt üzerine not alarak birikenleri daha sonra bir kurguya çevirip daha sonra bu kurgudan nasıl bir cennet çıkar onun hesabını yaparak cümleleri o şekilde o kurgunun üzerine giydirmeye çalışıyoruz
Abdurrahman: Yazmak Yetenek işimidir? Öğrenilebilir mi?
Ercan Hoca: Her insan yazabilir yazma noktasında, tabiki yazmak kabullenmektir yani birinin iyi yazdığı diğerinin kötü yazdığı gibi durum değerlendirmesi yapılması doğru değil biri yazar yazdığı cümleler tutulur o topluma hitap ediyordur, o toplumun istekleridir bu istekler bazen olumlu pozitif anlamda bazen olumsuz anlamda olabilir. Diğeri yazdığı daha iyidir ama tutulmamıştır. Yazmaya bu açıdan baktığınızda yani iyi yazmak ya da kötü yazmak var mıdır bana göre yoktur eğer yazdıklarınızın sizi nereye götürdüğüne bağlı.
Abdurrahman: Kitabın ismine gelelim neden bir delinin sınav günlüğü?
Ercan Hoca: Sınav bi delilikti bana göre çünkü elde edilecek sonuç net ve belli değildi kişiyi cennete mi götürecek cehenneme mi götürecek bu belli değildi bi anlamda mantığın dışında olduğunu düşündüğümüz delilik olarak düşündüm 2.si ise neden bir deliyi kullandık çünkü deli hareket ederken tek düşündüğü neyse onun üzerine eylemlerini gerçekleştirir oysa mantıklı bir insan en azından çevresi kendisi geleceği hesaplaması gereken birçok faktör vardır o nedenle deli konusunu seçtik.
Abdurrahman: Bir Delinin Sınav günlüğünü Yazarken Zorlandınız mı?
Hoca: Bir delinin sınav günlüğünü yazarken genellikle öğrencilerin gözlemine dayandığı için çok zorlandık mı tabiki yazarken kurgunun koptuğu anlar oluyor toplamanız gerekiyor ya da bir yerde gerçekten yazarken niyetiniz hem öğrenciye bir şeyler kazandırmak hem de bundan sevap kazanmak gibi kaygınız varsa tabiki zorlanıyorsunuz.
Abdurrahman: Yazdıktan sonra çevrenizden nasıl tepkiler aldınız?
Hoca: Zaten 2012 ye kadar her hangi bir dergide yazmadım Yazar olarak herhangi bir kalem oynatmadım ama ilk kalem oynattığımda da Timaş’ın 2011 de yapmış olduğu gençlere yönelik yarışmada dereceye girdim. 3.lük almıştım yani tepki beklenmiyordu hatta şöyle diyim bi edebiyatçı arkadaşla biz hikâyeler okuyor tahliller yapıyorduk amacımız şuydu dergilere yazı göndermek edebiyat sahasına biraz daha girmekti ama bu romana ödül gelmesi ile birlikte artık bu aşamayı geçtik dedi yani yazma süreci biraz daha sıra dışı oldu.
Abdurrahman: Ödül ne idi?
Hoca: İronik Roman Dalında 3.lük Kitabın bir özelliği de ülkemizde yayınlanmış kitaplar içerisinde dershane kurgusunun yapıldığı tek kitap şimdilik,.
Abdurrahman: Peki Türkiye’de Kitap Yayınlamak Zor mudur zorluk çektiniz mi yayınlarken?
Hoca:Aslında Yayınlamak gibi bir niyetimiz yoktu bi akşam üzeriydi normalde yarışmalara katılırken her hangi bi eser gönderdiğinizde hem nicel olarak hem nitel olarak bir çok özellikleri yerine getirmeniz gerekiyor, yani kağıt boşluklarından tutun sayfasına varıncaya kadar ama baktım Timaş’da Kes Kopyala Yapıştır sistemi var kesip kopyalayıp, yapıştırıp ve bu şekilde yazma oluşturuldu..
Abdurrahman: Bir delinin Sınav günlüğünü 1 cümle ile özetleyin dersek ne dersiniz?
Ercan Hoca: Evet Yani Kocaman bir romanı 1 cümle ile özetlemek zaten bu Eğer sınava Hazırlanmıyorsanız yarınınız yok demektir.. Yarınınız ya Cennettir Ya Cehennemdir diyelim.
Abdurrahman: Son olarak Yeni bir gençlik dergisinde yazacaksınız (AFFAN) Gençlerin bu tür faaliyetlerde bulunmasını nasıl görüyorsunuz? Gençlere ve Ruhu genç olan abilerimize ablalarımıza tavsiyeleriniz nelerdir?
Ercan Hoca: Kişi Önce ne istediğini belirlemeli Tabi dünya boyutunda dünya ekseninde düşünürseniz istenecek o kadar çok şey var ki kâğıtlar sayfalar yetmeyebilir ama istenmesi gereken 2 şey var biri cennet diğeri cehennem hangisini istiyorsunuz önce buna bakmalısınız daha sonra cennet sizden ne istiyor ona bakacaksınız.. Cennet bizden ne ister Allahın kitabını ve onun Resulünü takip etmeliyiz.. Yani isteklerinizi netleştireceksiniz İstekleriniz ne ise onun gereklerini yerine getireceksiniz. Genç cenneti düşünür mü bunu düşünmek gerekir.
Abdurrahman: Zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Ercan Hoca: Teşekkürler..