41.21
  
48.74
  
0.00
  
98.14

Felsefi Halı Saha Maçı

Bölüm 1: "Felsefenin Coğrafyası"

Açılış Sahnesi:
Türkiye’nin ikonik bir kahvehanesi... Sokrates, Nietzsche, Marx, Konfüçyüs ve Abdurrahman Türkoğlu bir masada oturuyor. Masada çaylar içiliyor, bir yanda da okey oynayanlar. Türkoğlu filozoflara Türkiye’nin gücünü anlatmaya karar verir.


Sahne 1: Çayın İcadı Üzerine Bir Tartışma
Abdurrahman Türkoğlu:
“Bakın arkadaşlar, önce bir çayı düşünelim. Şu masada oturup konuşmamızın sırrı, işte bu çaydır. Türkiye, dünya çay üretiminde ilk sıralarda. Bu topraklarda çayın enerjisiyle medeniyet kurulur!”

Nietzsche:
“Çay mı? Zayıflar için! Gücü kahvede aramalıyız!”

Sokrates:
“Çay içmek erdemli bir eylemdir. Ama asıl soru şudur: Çay neden simitle gelir?”

Türkoğlu:
“Çay, Nietzsche! Bu millet sabah çayıyla işe gider, akşam çayıyla oturur. Senin felsefenle, bu toprakların gücü anlaşılmaz!”


Sahne 2: Yerli Otomobil TOGG
Filozoflar dışarı çıkar, kapının önünde bir TOGG park edilmiştir. Türkoğlu gururla arabayı gösterir.

Türkoğlu:
“Bakın, işte yerli ve milli gururumuz TOGG! Elektrikli ve çevreci. Avrupa kıskanıyor. Bu, Türk milletinin ileri görüşlülüğünün kanıtıdır!”

Marx:
“Kapitalizmin bir başka oyunu! Otomobil proletaryayı eziyor!”

Konfüçyüs:
“TOGG’un yolculuğu, insanın yolculuğuna benzer. Güzel bir başlangıç, ama dikkatli bir sürüş gerekir.”

Nietzsche:
“TOGG’a binmek istemem, çünkü sürüye dahil olmam! Ama kabul etmeliyim, tasarımı etkileyici.”

Sokrates:
“Türkoğlu, bir soru: TOGG elektrikle çalışıyor ama insan ruhu hangi enerjiyle çalışıyor?”

Türkoğlu:
“İnsanın ruhu bu milletin gururuyla çalışıyor, Sokrates. TOGG yalnızca bir araç değil, bir sembol!”


Bölüm 2: "Türkiye’nin Gücü Nedir?"

Sahne 1: Kahramanlık Tartışması
Türkoğlu filozofları bir kütüphaneye götürür. Duvarlarda Çanakkale Zaferi’ni anlatan tablolar vardır.

Türkoğlu:
“İşte bu ülkenin gücü, tarihidir. Çanakkale geçilmez dedik, geçemediler! Bu topraklar üzerinde oynanan her oyunu bozduk.”

Nietzsche:
“Güç, savaşı kazanmaktan değil, savaşı aşmaktan gelir. Ama kabul etmeliyim, bu hikaye etkileyici.”

Sokrates:
“Türkoğlu, burada bir soru var: Çanakkale’nin ruhunu nasıl yaşatıyoruz? Tarih bir bilgi mi, yoksa bir erdem mi?”

Türkoğlu:
“Sokrates, bu millet tarihi yaşatmaz, tarih olur! Bunu anlamak için coğrafya kaderdir diyen İbn-i Haldun’a bakın.”

Marx:
“Evet, ama halk bu tarihi neden yoksulluk içinde yaşamak zorunda?”

Türkoğlu:
“Çünkü Marx, biz bu topraklarda yalnızca mücadele etmeyiz, aynı zamanda sabrederiz.”


Sahne 2: Sosyal Medyanın Gücü
Filozoflar bir kafede otururken bir genç, Instagram’da Türkiye’nin doğal güzelliklerini paylaşmaktadır.

Türkoğlu:
“Bakın arkadaşlar, Türkiye’nin gücü yalnızca tarihi ve teknolojisi değil, aynı zamanda doğasıdır. Kapadokya’dan Karadeniz’e, her köşesi cennettir!”

Nietzsche:
“Kapadokya mı? Güzel ama doğanın gücünü anlamak için zirveye çıkmak gerek!”

Konfüçyüs:
“Doğa, insanı sakinleştirir. Ama asıl huzur, doğaya saygı göstermekte gizlidir.”

Türkoğlu:
“Konfüçyüs, doğru diyorsun. Ama biz yalnızca saygı değil, o doğayı Instagram’da 1 milyon beğeniyle dünyaya tanıtırız!”

Sokrates:
“Türkoğlu, asıl soru şu: Instagram’da beğeniler gerçek bir güç müdür, yoksa sanal bir yanılsama mı?”

Türkoğlu:
“Beğeni gerçek değildir, ama Türkiye’nin gücü gerçektir!”


Son Sahne:
Filozoflar, günün sonunda Türk kahvesi içerken şunu kabul eder: Türkiye’nin gücü, sadece tarihinden ve teknolojisinden değil, aynı zamanda insanlarının mücadelesinden, sabrından ve yaratıcılığından gelir. Türkoğlu çayından bir yudum alır ve kameraya dönerek mırıldanır:

“Bir filozof filozofluğunu, bir ülke de gücünü böyle belli eder. Biz felsefeden anlamayız belki, ama yaşarız!”

Kapanış:
Ekranda büyük harflerle: “TÜRKİYE’NİN GÜCÜ, HEM DÜNDE HEM BUGÜNDE!”

Bölüm 3: "Konfüçyüs ile Araç Kiralama Felsefesi"

Açılış Sahnesi:
Türkoğlu, filozofları bir süreliğine bırakır ve Konya’da bir rent-a-car işletmesi olan eski dostu Müjdat Çetin’in yanına gider. Mekanın adı: "Seyyah Araç Kiralama". İşletmenin duvarında kocaman bir tabela: "Kiralık araç değil, bir yolculuk felsefesi sunuyoruz."


Sahne 1: Türkoğlu’nun Girişi
Türkoğlu kapıdan içeri girer. Müjdat onu görünce ayağa kalkar.

Müjdat Çetin:
“Hoş geldin Türkoğlu! Nerelerdeydin? Gene milletin kafasını ütüledin mi?”

Türkoğlu:
“Müjdat, felsefecilerle uğraşıyorum. Sokrates ‘kendini bil’ diyor, Nietzsche ‘güçlü ol’ diyor, ama hepsi de ayağını yerden kesecek bir araba arıyor. Şimdi sana geldim; bir de senle kafa dağıtayım.”

Müjdat:
“Bak Türkoğlu, burada arabayı alan yolcu olur. Ama senin filozof tayfasına araba kiralamak zor. Adamlar yolda bile oturup tartışır, mazot biter.”


Sahne 2: Konfüçyüs Üzerine İronik Sohbet
Türkoğlu, Konfüçyüs’ün halı saha maçındaki performansını anlatmaya başlar.

Türkoğlu:
“Müjdat, sen Konfüçyüs’ü bilir misin? Çin’in en bilge adamı. Ama halı sahada öyle bir pas attı ki, top tribüne çıktı.”

Müjdat:
“Eee, ne demişler? Konfüçyüs der ki: ‘Yanlış yere atılan pas, kaybolan fırsattır.’”

Türkoğlu:
“Yok, Müjdat, adam bu lafı etmeye çalıştı ama kendi kaleye gol attı. Sonra da durdu, ‘Bu da hayatın bir dengesi’ dedi. Ya Müjdat, hayatın dengesiyle halı saha maçının ne alakası var?”

Müjdat:
“Türkoğlu, ben Konfüçyüs’ü bizim müşterilere benzetiyorum. Adam arabayı teslim ederken ‘Yakıtı tam alın, tam bırakın’ derim. Geri getirdiğinde depo yarım, sonra da bana döner: ‘Hayatta her şey tam olmaz’ der.”

Türkoğlu:
“Evet, Konfüçyüs de aynı. Arabayı almaya gelirken ‘Yolda sakin olmalıyız’ dedi. Ama trafiğe çıkınca sinyal vermeden döndü, sonra da ‘Sinyal gönülden gelir’ dedi.”


Sahne 3: Araç Felsefesi
Müjdat ve Türkoğlu, Seyyah Araç Kiralama’nın duvarındaki tabela üzerine konuşurlar.

Müjdat:
“Bak Türkoğlu, benim buradaki iş sadece araç kiralamak değil. Ben yolculuk satıyorum, hayat dersi veriyorum. Tabelayı okudun mu? ‘Kiralık araç değil, bir yolculuk felsefesi sunuyoruz.’”

Türkoğlu:
“Müjdat, senin bu tabelayı görse Konfüçyüs bile ‘Bunu ben mi dedim, yoksa Müjdat mı?’ diye sorgular.”

Müjdat:
“Doğru diyorsun. Ama ben Konfüçyüs’ü kiralık minibüsün arkasına koysam, üzerine de yazsam: ‘Gideceğiniz yolu değil, yolu nasıl gideceğinizi düşünün.’ Millet sırf o yazı için minibüsü tutar.”

Türkoğlu:
“Vallahi Müjdat, senin işin sadece araba değil, millete hikmet satmak!”


Sahne 4: Filozofların Müjdat ile Tanışması
Filozoflar kapıda belirir. Hepsi bir araba kiralamak istemektedir. Sokrates arabaya bakar:

Sokrates:
“Bu araba erdemli midir? Bir sorayım...”

Müjdat:
“Erdemli mi? Abicim bu araba 2024 model, LED farlı, klima var, az yakan çok kaçan bir şey. Erdem aramayın, yol arayın!”

Nietzsche:
“Yola çıkmak zayıfların işidir. Ama kabul ediyorum, güçlü bir motoru varmış.”

Konfüçyüs:
“Araba güzel, ama yolculuk yapmadan önce direksiyonla barışmalıyız.”

Müjdat:
“Seninle direksiyon mu barışacak, yoksa sen mi direksiyonla, orası tartışılır!”


Son Sahne:
Müjdat, filozoflara arabayı kiralar ve hepsi yola çıkar. Arabada yine tartışmaya başlarlar. Türkoğlu Müjdat’a döner:

Türkoğlu:
“Müjdat, filozofları arabaya bindirdik. Ama şunu unutma: Yol uzun, muhabbet daha uzun.”

Müjdat:
“Türkoğlu, ben arabayı verdim. Artık tartışma lastik patlayana kadar sürer.”

Kapanış:
Ekranda büyük harflerle: “SEYYAH ARAÇ KİRALAMA: YOLCU KENDİSİNİ BULSUN!”
Türkoğlu ve Müjdat kahkahalarla çay içerken sahne kapanır.

 

Bölüm 3: "Dervish Oto Kiralama ve Konfüçyüs Felsefesi"

Açılış Sahnesi:
Konya’da Dervish Oto Kiralama’nın merkezi… Modern bir tasarım, minimalist dekor, duvarlarda Selçuklu motifleriyle süslenmiş tabelalar ve bir köşede duran elektrikli araçlar. Türkoğlu içeri girer, Müjdat Çetin onu karşılar. Tabelada büyük harflerle: "Dervish Oto Kiralama: Yolcu Olma, Yol Ol!"


Sahne 1: Giriş ve Eleştiriler
Müjdat Çetin:
“Türkoğlu, sonunda uğradın! Gene nerelerde sürüklendin? Halı sahada Nietzsche’yi mi savunuyorsun, yoksa Marx’a pas mı atıyorsun?”

Abdurrahman Türkoğlu:
“Yok Müjdat, bunlar pası değil, lafı atıyor. Hele Konfüçyüs var ya, halı saha maçında bir pas attı, top tribünden Konya Şeker fabrikasına gitti!”

Müjdat:
“Bak Türkoğlu, Konfüçyüs’ü bizim Dervish Oto müşterilerine benzetiyorum. Araba kiralarken ‘Hayatta sakin olmalıyız’ derler, yola çıkınca 120 ile giderler. Sonra da, ‘Yolculuk aslında iç huzuru bulmaktır’ diye aforizma yazarlar!”

Türkoğlu:
“Vallahi Müjdat, sizin iş felsefeyle dolmuş. Ben geldim, ama arabadan çok bu tabelalarla kafa buluyorum. ‘Yolcu Olma, Yol Ol!’ ne demek? Araba mı kiralıyoruz, dergah mı açıyoruz?”


Sahne 2: Konfüçyüs’ün Elektrikli Araç Yorumu
Tam o sırada Konfüçyüs içeri girer. Elektrikli bir araba görmek için meraklıdır. Müjdat ve Türkoğlu ona eşlik eder.

Konfüçyüs:
“Bu elektrikli arabalar sessizmiş, tıpkı bir bilge gibi. Ama şarjın tükenmemesi için dikkatli olmalıyız.”

Müjdat:
“Konfüçyüs abi, bu arabalar senin sözlerinden daha hızlı gider, daha da sessizdir. Ama dikkat et, yolu yanlış seçersen dağ başında kalırsın!”

Konfüçyüs:
“Yol yanlışsa, araba hiçbir şey ifade etmez. Ama doğru yolda, en yavaş araç bile doğru yere ulaşır.”

Türkoğlu:
“Ya Müjdat, bu adam felsefesini mazottan elektriğe taşıdı! Konfüçyüs’ün o eski sözleri artık lityum pil felsefesi oldu.”

Müjdat:
“Bizim Konfüçyüs’e bir ‘DervishGo’ hesabı açalım. Dakikasıyla araç kiralasın, sonra da ‘Zamanın dakikaları hayatın özüdür’ diye tweet atsın!”


Sahne 3: Araç Seçimi ve Espriler
Filozoflar içeri doluşur. Her biri farklı bir araç kiralamak ister. Müjdat hepsine açıklama yapar.

Müjdat:
“Bakın beyler, burada TOGG var. Elektrikli, çevreci, yerli gurur. Ama Nietzsche gibi hızlıysanız lüks SUV’a geçelim. Marx, sen minivanı al. Proletaryayı da topla, hep birlikte gidin!”

Nietzsche:
“Ben lüks SUV’u seçiyorum. Çünkü güç, lüksle birleştiğinde zirveye ulaşır!”

Marx:
“Minivan mı? Halk için olabilir. Ama bu düzen değişmeli. Elektrikli araçlar proletaryaya pahalı geliyor!”

Müjdat:
“Marx, elektrikli araçlar pahalı değil, vizyoner! Halk da arabaya biner, yeter ki doğru yolda olsun!”


Sahne 4: Konfüçyüs ve Modern Teknoloji
Konfüçyüs aracın içindeyken teknolojik bir özellik keşfeder: Otomatik park sistemi. Türkoğlu ve Müjdat onun tepkisini izler.

Konfüçyüs:
“Bu araba kendi kendine park ediyor. Bilge bir insana yakışır; müdahale etmeden, doğru kararı verir.”

Müjdat:
“Abi, sen çok büyüksün ama bu arabayı biz yaptık. Park ederken filozof felsefesi değil, mühendislik lazım.”

Türkoğlu:
“Vallahi Müjdat, Konfüçyüs bir arabaya oturdu, hayat dersleri başladı. Yolda giderken ‘Kavşaklar hayatın dönüm noktasıdır’ diye pankart asarsa şaşırmam.”


Son Sahne:
Müjdat ve Türkoğlu, filozoflara araçları teslim eder. Hepsi yola çıkar. Kamera Müjdat ve Türkoğlu’na döner.

Müjdat:
“Bak Türkoğlu, filozofları arabayla gönderdik. Ama asıl mesele şu: Bu adamlar yolda bile tartışmaya devam edecek. Mazot biter, felsefe bitmez.”

Türkoğlu:
“Müjdat, Dervish Oto Kiralama sadece araba değil, tartışma platformu da sunuyormuş meğer.”

Kapanış:
Ekranda büyük harflerle: “Dervish Oto Kiralama: Sadece Araba Değil, Bir Yol Hikayesi!”
Türkoğlu ve Müjdat, çaylarını içerken kahkahalarla ekran kararır.

Bu yazıya tepkini ver!

Benzer Bloglar