41.21
  
48.74
  
117525.00
  
98.14

Rüzgarın Fısıldadığı Hikmet

"Rüzgarın Fısıldadığı Hikmet"

Senaryo - Güncellenmiş Versiyon

TÜR: Tarihi / Drama / Toplum Eleştirisi
SÜRE: Uzun metraj


AÇILIŞ SAHNESİ

1. DIŞ. KONYA - SELÇUKLU ÇARŞISI - GÜNDÜZ
Selçuklu dönemi Konya’sının renkli çarşısında zanaatkarlar, tüccarlar, halk arasındaki hareketlilik gösterilir. Kamera, çarşının ortasında yürüyen ABDURRAHMAN DERVİŞ’e odaklanır.

Bir dilenci, yanından geçen tüccarlardan sadaka ister. Kimse yüzüne bakmaz. Derviş, durup dilencinin yanına eğilir.

ABDURRAHMAN DERVİŞ:
"Ey kardeşim, aç mısın?"

Dilenci başını sallar. Derviş, cebinden bir parça ekmek çıkarır ve ona uzatır.

ABDURRAHMAN DERVİŞ (kendi kendine fısıldar):
"طلا مثل سنگ است؛ ثروت واقعی در قلب انسان است."
(Türkçe çeviri: "Altınlar taş gibidir; insanın asıl zenginliği kalbindedir.")

Bu sırada yanlarından geçen tüccarlar alaycı bir şekilde konuşur.

TÜCCAR 1:
"Derviş yine boş sözlerle vakit kaybediyor."

TÜCCAR 2:
"Bu çağda taşla hikmet arayan birine kim değer verir ki?"

Derviş, onlara dönüp tebessüm eder.

ABDURRAHMAN DERVİŞ:
"هر که خود را کوچک شمارد، حقیقت را بزرگ می‌بیند."
(Türkçe çeviri: "Kendini küçük gören, hakikati büyük görür.")

Tüccarlar şaşkın bir şekilde bakarken, derviş oradan ayrılır.


2. İÇ. MEDRESE - AKŞAM
Loş ışıklı bir medrese odasında, öğrenciler Sadi Şirazi’nin Gülistan’ından Farsça bir metin okur:

ÖĞRENCİ 1 (okur):
"ای انسان! خود را ببین تا جهان را درک کنی."
(Türkçe çeviri: "Ey insan! Kendini gör ki dünyayı anlayasın.")

Öğrencilerden biri sorar:

ÖĞRENCİ 2:
"Efendim, bu sözle ne anlatılmak isteniyor? Kendini görmek, ne demek?"

Derviş, öğrencilerin karşısında oturmakta ve sessizce onları dinlemektedir. Hafifçe gülümser.

ABDURRAHMAN DERVİŞ:
"Ey gençler! İnsan kendini görmezse, dünya ona ne ifade eder? İnsanın aynası kalbidir. Ama kalbi hırsla dolu olan neyi görebilir?"

Öğrencilerden biri yine itiraz eder.

ÖĞRENCİ 3:
"Ama efendim, bu çağda güçlü olanlar kazanıyor. Hırs olmadan insan nasıl büyür?"

Derviş derin bir nefes alır.

ABDURRAHMAN DERVİŞ:
"Hırs, insanı büyütmez; tam tersine küçültür. Hafız-ı Şirazi’nin dediği gibi:
'هر کس که طمع پیشه کند، از حقیقت دور می‌شود.'
(Türkçe çeviri: "Hırsı olan hakikatten uzaklaşır.")


3. DIŞ. ZAMANIN DIŞINDA BİR BOZKIR - RÜYA SAHNESİ
Bir devasa aynanın önünde insanlar toplanmıştır. Aynanın üzerinde Farsça şu söz yazılıdır:

"حقیقت‌جو، آن را در خود می‌یابد."
(Türkçe çeviri: "Hakikati arayan, onu kendisinde bulur.")

ABDURRAHMAN DERVİŞ, aynanın karşısında durmaktadır. Yansımasında modern bir şehir görünür: gökdelenler, trafik, mutsuz insanlarla dolu kalabalık bir sokak.

ABDURRAHMAN DERVİŞ:
"زمان تغییر می‌کند، اما طمع انسان همان می‌ماند."
(Türkçe çeviri: "Zaman değişir, fakat insanın hırsı aynı kalır.")

Aynadaki şehir yavaşça yok olur. Bozkır sessizliğe bürünür.


4. İÇ. SELÇUKLU SARAYI - GECE
Selçuklu Sultanı, büyük bir salonda tahtında oturmaktadır. ABDURRAHMAN DERVİŞ, tahtın önünde diz çökerek durur.

SULTAN:
"Ey Derviş! Halk arasında ne gördün?"

ABDURRAHMAN DERVİŞ:
"Adaletin gölgelendiğini, kalplerin taşlaştığını gördüm. Eğer bu böyle sürerse, sarayınız da bir gün çöker."

Sultan şaşkınlıkla sorar:

SULTAN:
"Bu çöküşü nasıl önleyebiliriz?"

ABDURRAHMAN DERVİŞ:
"حافظ می‌گوید: عدالت، بنیان هر سرزمینی است."
(Türkçe çeviri: "Hafız diyor ki: Adalet, her memleketin temelidir.")

SON

Farsça Sözler ve Kullanım Örnekleri

1. Hikmet Üzerine:

"Kendini küçük gören, hakikati büyük görür."
Farsça:
هر که خود را کوچک شمارد، حقیقت را بزرگ می‌بیند.

Bu söz, Abdurrahman Derviş’in medresede öğrencilere öğüt verirken kullanabileceği bir cümle olabilir.


2. Adalet Üzerine (Hafız’dan):

"Bir memlekette adalet olmazsa, o memleketin temeli yıkılır."
Farsça:
اگر در سرزمینی عدالت نباشد، بنیان آن سرزمین فرو می‌ریزد.

Bu cümle, Abdurrahman Derviş’in Selçuklu Sultanı’na öğüt verirken sarf edeceği derin bir söz olabilir.


3. İnsan ve Maneviyat Üzerine:

"Ey insan! Kendini gör ki dünyayı anlayasın."
Farsça:
ای انسان! خود را ببین تا جهان را درک کنی.

Bu söz, rüya sekansında aynanın üzerinde yazılı olarak görülebilir.


4. Dünya Malı Üzerine:

"Altınlar taş gibidir; insanın asıl zenginliği kalbindedir."
Farsça:
طلا مثل سنگ است؛ ثروت واقعی در قلب انسان است.

Bu söz, çarşıda dilenciye ekmek verirken dervişin söyleyebileceği bir ifade olabilir.


5. Aşk ve Ruh Üzerine (Sadi Şirazi’den):

"Aşk olmadan ruh cansız bir bedendir."
Farsça:
بی عشق، روح جسدی بی‌جان است.

Bu cümle, medrese sahnesinde öğrencilerin tartışabileceği Farsça bir metin olarak kullanılabilir.


6. Zamanın Değişmezliği Üzerine:

"Zaman değişir, fakat insanın hırsı aynı kalır."
Farsça:
زمان تغییر می‌کند، اما طمع انسان همان می‌ماند.

Bu söz, rüya sekansında modern dünyayı eleştiren bir derviş monoloğu olarak kullanılabilir.


7. Hakikatin Arayışı Üzerine (Mevlana’dan):

"Hakikati arayan, onu kendisinde bulur."
Farsça:
حقیقت‌جو، آن را در خود می‌یابد.

Bu ifade, dervişin Yusuf’a öğüt veren bir rüyasında kullanılabil

 

VERSİON 2

"Rüzgarın Fısıldadığı Hikmet"

Senaryo Taslağı

TÜR: Tarihi / Drama / Toplum Eleştirisi
SÜRE: Uzun metraj


AÇILIŞ SAHNESİ

1. DIŞ. KONYA - SELÇUKLU ÇARŞISI - GÜNDÜZ
Selçuklu dönemi Konya’sının renkli çarşısında kalabalık bir hayat hüküm sürmektedir. Zanaatkarlar dükkanlarının önünde çalışmakta, tüccarlar mal sergilemektedir. Kamera, çarşıda yürüyen ABDURRAHMAN DERVİŞ’e (50’li yaşlarda, sade kıyafetli, yüzünde bir bilgelik ifadesi) odaklanır.

Bir dilenci, yanından geçen tüccarlardan sadaka ister, ancak kimse yüzüne bakmaz. Derviş, durup dilencinin yanına eğilir.

ABDURRAHMAN DERVİŞ:
"Kardeşim, sana para değil, hikmet gerek. Aç mısın?"

Dilenci başını sallar. Derviş, cebinden bir parça ekmek çıkarır, dilenciye verir.

Bu sırada yanlarından geçen bir grup tüccar alayla konuşur.

TÜCCAR 1:
"Bak hele, derviş yine boş laf peşinde."

TÜCCAR 2:
"Zaten bu çağda hikmetin karın doyurduğu görülmüş mü?"

Kamera, dervişin bu sözlere aldırmadan dilenciye tebessüm ettiğini gösterir.


2. İÇ. MEDRESE - AKŞAM
Medresede öğrenciler, bir mum ışığında Farsça yazılmış bir metni tartışmaktadır. Metin, Sadi Şirazi’nin Gülistan’ından şu satırları içermektedir:

"Kendini büyük gören, ruhunun küçüklüğünden habersizdir."

ÖĞRENCİ 1:
"Efendim, bu ne demek? İnsan kendini küçük görse, dünyada nasıl var olabilir ki?"

ABDURRAHMAN DERVİŞ:
"Ey gençler! İnsan kendini küçük görmezse, hakikatin büyüklüğünü nasıl fark edebilir?"

Öğrencilerden biri itiraz eder.

ÖĞRENCİ 2:
"Fakat efendim, bu çağda güçlü olanlar, büyük olanlar kazanıyor. Biz neden mütevazı olalım?"

Derviş, derin bir nefes alır ve öğrencilerine bakar.

ABDURRAHMAN DERVİŞ:
"Şu çarşıdaki tüccarları gördünüz mü? Altınları var, ama kalpleri yok. İnsan ne kadar çok kazanırsa, o kadar çok kaybettiğinin farkına varır."


3. RÜYA SAHNESİ - DIŞ. ZAMANIN DIŞINDA BİR BOZKIR
Bir rüya sekansı başlar. Bozkırın ortasında, bir devasa aynanın önünde insanlar toplanmıştır. Aynanın üzerinde Farsça şu sözler yazılıdır:

"Ey insan! Kendini gör ki dünyayı anlayasın."

Abdurrahman Derviş, aynanın önünde durur. Aynanın yansımasında modern bir şehir görünür: gökdelenler, trafik, insan kalabalığı. Ancak insanlar mutsuzdur, yüzlerinde yorgunluk vardır.

ABDURRAHMAN DERVİŞ (KENDİNE):
"Zaman değişse de insanoğlunun hırsı hep aynı. Şimdi de dünyayı kaybediyorlar, ruhlarını da."


4. İÇ. SARAY - SELÇUKLU DÖNEMİ
Selçuklu Sultanı, sarayında dervişi ağırlamaktadır. Sultan, tahtında oturmuş, önünde değerli mücevherlerle dolu bir masa vardır.

SULTAN:
"Ey Derviş! Halk arasında ne gördün?"

ABDURRAHMAN DERVİŞ:
"Adaletin zayıfladığını, gücün boş bir şöhret gibi yayıldığını gördüm. Lakin halkınız şikayet etmiyor, çünkü dillerine mühür vurulmuş."

Sultan şaşırır.

SULTAN:
"Peki ne önerirsin?"

ABDURRAHMAN DERVİŞ:
"Ey Sultan! Hafız-ı Şirazi’nin dediği gibi:
‘Bir memlekette adalet olmazsa, o memleketin temeli yıkılır.’ Önce kendi nefsinizi terbiye edin, halk da sizi takip eder."

Sultan derin düşüncelere dalar.


5. İÇ. MODERN BİR KAFE - GÜNÜMÜZ KONYA
Bir anda sahne günümüz Konya’sına geçer. YUSUF (30’larında, bir gazeteci) bir kafede laptopunda haber başlıklarına bakar:

  • "Ekonomik Kriz Derinleşiyor"
  • "Sosyal Medyada Linç Kültürü Büyüyor"
  • "İklim Krizi Alarm Veriyor"

Yusuf, başını masaya koyar. Yan masada iki genç, sosyal medyadan bahsederek gülmektedir.

GENÇ 1:
"Yüzlerce takipçim var ama aslında hiç tanıdığım yok."

GENÇ 2:
"Boş ver, görüntü her şeydir."

Yusuf, bu konuşmalara kulak kabartır ve iç sesi yankılanır.

YUSUF (İÇ SESİ):
"Bu çağın insanı, bir aynaya baksa da kendini göremez."

Bu yazıya tepkini ver!

Benzer Bloglar